Aslında bu sorunun cevabını vermek oldukça zor… İsterseniz genel bir değerlendirme yapayım… Şöyle bir geriye yaslının ve düşünün, bu zamana kadar tanıdığınız siyasetçileri, hafızanızda tek, tek gözden geçirin. Sözlerini anımsayan… Özellikle Türkiye için sözlerini… Hemen, hemen hepsi Türkiye’nin bölgesel güç olduğunu söylemiştir. Hatta küresel güç olduğunu söyleyenler dahi çıkmıştır.
Bunların hepsi hayaldir!
Bunların hepsi bizlerin duymak ve inanmak istediği sözlerdir… Yazılarını, kitaplarını, Tv programlarını yakından takip ettiğim bir komplo teorisyeni var… İsmini söylemeye gerek yok topu, topu bir elin parmaklarını geçmez zaten bunlar 2’si rahmetli oldu en popüler olanı ise, şimdi kanal, kanal gezerek komplo teorilerini anlatıyor. Ünlü komplo teorisyeni büyük devlet olabilmeyi ise şu sözlerle anlatıyor; “Büyük ve güçlü devlet olabilmek için strateji oluşturup, senaryosunu yazıp, diğer ülkelerin bu senaryo içinde oyuncu olarak kullanabilmenin adıdır. Büyük Devlet”
Şimdi diye bilirsiniz ki bu ne kardeşim, bunun Adana’nın imajı ile ilgili ne alakası var…
Aslında çok var…
Anlatalım; 5 Ocak Gazetesi olarak geleneksel hale getirdiğimiz sabah kahvaltılarının konuğu Adana’ya yaklaşık 3 ay önce atanan Cumhuriyet Başsavcımız Ömer Faruk Yurdagül, oldu. Yaklaşık 2 saat süren beyin fırtınasında Haber Merkezimiz ve yazar kadromuz akıllarında ne soru ve öneri varsa Sayın Başsavcımıza sordu ve söyledi. Ben ise, Adana’ya yeni geldiklerini ve kentin imajını nasıl bulduklarını sordum. Aldığım yanıt netti:
“İmaj konusunda Adana hak etmediği bir konumda, orası kesin yani göreve başlayalı 3 ay oldu, bu zaman zarfından yaptığım tüm gözlemlerim olumlu. Üzücü rakamlar mevcut bu nedir kadına şiddette ölümlü olaylarda Adana ikinci sırada, birinci İstanbul, ikinci Adana nüfusa oranladığımız zaman ciddi bir rakamdan söz ediyoruz. İmaj konusunda bir olgu var bir de algı var. Benim Adana ile ilgili tespitim, olguda problemler olduğu doğru ama olgudan olduğu ziyade algıda problem var. Ben bir Başsavcı olarak misyonlarım arasında bunu birinci sıraya koymuyorum bunu sizler başta olmak üzere, kent dinamiklerinin düşünmesi gereken bir konu imaj konusu. Ben de bu kentte artık yaşayan birisi olarak ve tayinle birlikte bir çok il görmüş birisi olarak gerçekle bağdaşmayan gerçekten bir imaj konusu var.”
Peki Adana’nın imajı nasıl değişir? Sorusuna yanıt vermek gerekirse bu kente gerçekte anlamda yaşanabilir bir kent. Bölgenin en büyük şehir hastanesi Adana’da, Adana bu konuda çok ilden ileri, bu kentte dört mevsimi yaşamanız mümkün, bir bakıyorsunuz yağmur, bir bakıyorsunuz güneş açmış, bir bakıyorsunuz zemheri soğuk ve bir de bakıyorsunuz günün ilk ışıklarını ilkbaharın eşsiz serinliğinde karşılıyorsunuz.
Ama Adana’nın kötü bir imajı var!
O televizyonlarda gördüğünüz adliye olayları hangi ilimizde yok ki. Adliye dediğimiz yer turistlik ören yeri değil, müze değil, buraya suçlular geliyor. Seyrettiği kanalda Adana adliyesi ile ilgili bir haber göremeyen yurttaş, sanırım kendisini hiçbir suçun işlenmediği, güllük gülistanlık il de yaşadığını sanıyor.
Bu kent, başta Valimiz Mahmut Demirtaş olmak üzere, devletin diğer birimleri, Belediye Başkanları, Oda ve Meslek Oda Başkanları, STK’lar ve toplumun tüm kesimi ile adeta son 10 yılda sınıf atladı.
Nisan’da Adana’da Uluslara arası Portakal Çiçeği Karnavalı, bu yıl nasipse 7’ncisi düzenlenecek, Adana Valiliğinin öncülüğünde bu yıl ikincisi düzenlenen Lezzet Festivali, Adana Film Festivali, önümüzdeki hafta Adana Kebap ve Şalgam Festivali var 8 Aralık’ta… Bazıları Adana’yı görmek istediği gibi görüyor… Adana hiçte öyle değil, çok güzel şeyler yapılıyor Adana’da, çok güzel şeyler yaşanıyor… Sizlerin yapması gereken şey, köstek değil destek olmak… Bakın o zaman Adana’nın o kötü imajı nasıl yerle yeksan oluyor.
Eğlence, kültür ve mekan bolluğu 3 büyük şehir kadar olmasa da diğer illere nazaran daha fazla. Hemen her kentin bir imajı vardır. Adana deyince de çoğumuzun aklına acılı kebaplar, aşırı sıcaklar ve hacıağalar gelir. Bu zengin ve büyük kentin çağrıştırdığı imgeler nedense çok da parlak değil. İstanbul gibi Türkiye’nin sol üst köşesinden Anadolu'ya bakanlar, kendi oryantalist düşünceleri içinde Adana’yı hâlâ bir kasaba gibi algılıyorlar. Oysa ki Seyhan Baraj Gölü'nün sahilindeki Adnan Menderes Bulvarı'nda güneşin doğuşunu ve batışını seyrederek su sporları veya yürüyüş yapmak her şehre nasip olmaz. Eski kentin kuzeyine sıfırdan kurulmuş Yeni Adana ise son derece keyifli ve modern bir kent dokusu oluşturuyor. Adana’nın elit semtlerinden biri olan Ziyapaşa; cafe, restaurant ve mağazalarıyla Nişantaşı’nı aratmıyor.
Adana’da eğlence hayatı ve eğlence merkezleri daha çok kuzeye kaymış durumda. Nehir kıyısındaki Çukurova Üniversitesi , Hilton Oteli ve Büyük Camii görülmeye değer...
Yaşanabilir bir kentin en önemli kıstaslarından biri de ikamet edenlerin içinde yürümek isteyip istemedikleridir. Burada yaşayanlar keyif içinde kentin parklarında, yollarında gezinebiliyorlarsa o zaman orası yaşanabilecek bir yer demektir.”