Adana kucaklaşması

16/04/2019 11:49 6497

Ötekileştirme siyasetinin kamplara ayıran ve birbirinden uzaklaştıran sonuçları oluyor. Adana da bu durumdan etkilendi. ‘Gemisini kurtaran kaptan’ olmaya çalışan erk sahipleriyle Adana bu güne geldi. Kentin valisi ne kadar iyi niyetle çabalasa da, siyasetin kamplara bölen yapısı değişmedikçe, başarılı olması mümkün olmadı ve olamazdı.

Adana bütünleşmeyi başarabilir mi?

Bir işi ve ideali başarmanın bence birinci koşulu istemektir.

Bu istek Adana da var mı?

Bu isteğin var olduğunu hepimiz biliyoruz. Bunun en güzel örneğini bence ‘Portakal çiçeği karnavalı’ sırasında tüm Adanalılar gösterdi.

Bu istem olduğuna göre, ikinci adım bu konuda irade ortaya konmasıdır. Sadece istemek yeterli olmaz.

İrade ortaya nasıl konacak?

Bu şehri koordine edecek ve liderliğini yapacak erk sahibinin öncülüğünde, ‘Adana kucaklaşıyor, bütünleşiyor’ kampanyasıyla, şehrin tüm unsurlarının iradelerini ortaya koymaları sağlanabilir.

Bu şehrin yeniden bir cazibe merkezi olabilmesi adına önderliği yapacak olan, şehrin büyükşehir belediye başkanıdır. Valiler, bu önderliğin bütünleşme ve kucaklaşma eylemlerine önemli katkı koyabilirler. Ancak şehrin ruhunu bilenler, bu toprakların çocuklarıdır ve bütünleşmeyi, sadece irade koyarak ancak onlar sağlayabilir.

Yerel seçim sonrası Adanalı bir yol açtı…

En azından Adana büyükşehir belediyesi ve Seyhan, Çukurova ve Ceyhan gibi büyük ilçelerde aynı partinin belediye başkanları seçildi. Gördüğüm kadarıyla da, diğer ilçelerde de, farklı partilerin başkanları da, bu kucaklaşma, bütünleşmeyle, Adana ilimizin yeniden görkemli günlerine dönme isteğine, kolayca katılacaklardır.

Seçimler bittiğine göre, siyasetin yarışmacı bölümünü bir dahaki seçimlere bırakılarak, hizmet yarışına, ortak çabalarla girme zamanı geldi.

Adanalı neler bekliyor?

Bence bu şehri birbirinden uzaklaştıran en önemli konu ulaşımdaki sıkıntılardır. Ticari kaygılarla toplu ulaşımda yer alan minibüs ve otobüsler, belirli saatlerden sonra sefer yapmak istemiyorlar. Bu kentin metrosu, koca bir dönem bir santim bile ilerletilemedi. İnsanlar iş çıkışı, arabası yoksa iki dostunla bir araya gelmeye veya aile gezmelerine gitmeye hasret kaldılar.Nedeni ‘dönüşte eve nasıl gideriz’ endişesiydi.

Bir kentin çağdaş normlarda olabilmesi için 24 saat yaşayabilmesi gerekir. Bunun da ilk şartı ulaşımda yatıyor.

İşsizlik meselesi için hep birlikte düşünmeye, çözümler üretmeye ihtiyacımız var. Kiminle konuşsam, onca çabayla okuttukları çocuklarının işsizlik sorununu gündeme getiriyor. Ya da, ailelerinden kopup, Torosların ardında, kendilerine çözüm arıyorlar.Oysa, aileler çocuklarından uzak kalmak istemiyorlar.

Bu işsizlik konusu aynı zamanda, seçim sonrası belediye başkanlarını, en çok baskı altına alacak konulardan birisi. Geçmiş yıllardan bu baskıya dayanamamış veya siyasi güç kazanma adına yapılan istihdam yanlışlarını düzeltmekte acılı oluyor. Halkın hizmetine ayrılmış kaynaklar, bu yüzden heba olup gidiyor. Bir başka açıdan bakılınca, bir kişinin yapacağı iş için iki kişi varsa, o işten verim almakta mümkün olmuyor.

Adana kendi değerlerini yüceltmede ortak şuurda birleşebilecek mi?

Adana neleri bekliyor sorusuna başka yazılarımızda da devam etmek gerekecek. Şimdi öncelikle, geçmişte gördüğümüz belediyeler arası ayrışmayı, yeniden yaşamamak adına bir yol çizilmelidir. Bu şehrin iş hayatını bir numaraya koyarak bir bütünleşmeye ve yeni yatırımların oluşabilmesi adına çabalara ihtiyaç var.

Bu şehrin geçmişten gelen değerleri var. Bu değerlerin birçoğu hırpalanmış vaziyette. Örnek vermek gerekirse, Kent konseyleri eski verimliliğinde çalışmıyor. Benim vakıf olduğum konu olduğu için adı bile değiştirilen Adana Film festivali, kentin yararına bir organizasyon olmaktan, uzaklaştı. Adana bazı değerlerinden rant elde etmeyi düşünmemeli. Tam tersi bu özel ve dünyaya mal olmuş değerlerine, gönüllü olarak katkı koymayı bilmelidir diye düşünüyorum.

Bu değerleri yeniden hak ettikleri düzeye getirmek amaç olmalıdır. Bir şehrin tanınması ve ortaya koyduğu değerlerle cazibe merkezi olması, o şehre yatırım yapma imkânı olanları da çekecektir.

Sonuç olarak nitelikli göç veren değil, kendi değerlerine sahip çıkan, onları yeniden yaşadığı şehre döndüren bir çabayı başkanlarımızdan bekliyoruz.