Dili olsa da konuşsa-2

La Fontaine hikâyeleri misali, paraların sohbetine kaldığımız yerden devam edelim.

Nerede kalmıştık?

Meraklı, bir o kadar da kıskanç, gizemli dost Liraların sohbetine burnunu sokmaya devam eder ve sorular sormaya devam eder.

10 Lirayı gören gizemli dost, “Sen nasılsın 10 Lira kardeş?” diye sorar.

‘Ehh işte.. An itibariyle durumu idare ettirmeye çabalıyorum. Şimdilik ayrı ayrı bir ekmek, bir simit, bir çay alınabiliyor benimle. Kenefe gidenler, 'buruşuk bir mendil' gibi kenefçiye atıp çıkıyorlar. Beni bu duruma getirenler utansın!’

Meraklı dost bu sefer 20 Liraya sorar; “Ee, sen nasılsın 20 Lira, son durumun ne?”

‘Benim halim pek hallice sayılmaz. İki çaya, iki simide, birde dolmuş ücretine yetebiliyorum. Yakında o da olmayacak. Bu halimden utanıyor, kahroluyorum!’

Birden 50 Lira gözüne çarpar o dostun ve “Senden ne haber 50 Lira kardeş?”

‘Artık bebeler bile beğenmiyor beni. Bir kep yumurta parası bile etmiyorum. Gerisini sen düşün be dostum..’

***

Meraklı dostun gözüne birden 100 Lira ilişir, ona da; “Peki, sen nasılsın 100 Lira kardeş?”

‘Bir zamanlar aslan idim, kediye döndürüldüm. Benimle neler alınıyordu neler.. Ama şimdi öylemi? Şimdi, bir teneke yağa, 5 kilo şekere bile hükmüm geçmiyor. Anlayacağın önce rezil, sonra rüsva edildim!’

Kahvede son olarak 200 Liraya rastlar o dost ve sorar, “Ya sen nasılsın 200 Lira kardeş?”

‘Eskiden bir ağırlığımız, bir heybetimiz vardı. Ama şimdi beni de diğer kardeşlerimle aynı kefede görebilirsin. Çünkü bir halta yaramadığımı görüyorum. Bana, 'seninle ne alınıyor?' sorusunu sorma, 'ne alınamıyor?' sorusunu sor. Daha az yorulmuş olurum!’

Bu kadar muhabbetten sonra sürekli soru soran meraklı, gizemli dosta bir çay ısmarlamak akıllarına gelmez. Tam kapıdan çıkarken, bu sefer Türk Lirası olarak hep birlikte o dostun kim olduğunu sorarlar ve ‘Ya sen kimsin birader?’

“Ben mi? Ben sizin dostunuz değilim.. Sizi bu hallere ben düşürmedim. Azıcık gönül almak, içimi rahatlatmak istedim. Yaptıklarımdan ötürü sizden çok özür dilerim. Ama inanın bunda benim bir kabahatim yok. Yoksa zamanında sizin 1 Liranız kadar değerim yoktu.  Ne olur beni affedin ağalar..”

Sağlıcakla Kalın…

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Hakan Toytekin - Mesaj Gönder


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.