Adana'da 70'li yıllar (2)

Adana'nın yarım asır öncesini anlatıyorduk.

Yani nostalji takılıyorduk.

Onların büyük mutluluğu ile küçük mutluluklarda teselli ile yetinirdik.

Ekmeğine bal sürülmüş çocukların sevinciydi mutluluğa şahitliğimiz.

Ateşten başaklar gibiydik, ama bir çiçeği bile soldurmaya kıyamazdık.

Galiba "vicdan" denen şey vardı bizde.

70'li yıllarda büyük apartmanlar yoktu Adana'da.

Müstakil bahçeli evlerde büyüdük.

Kalabalık, birbirine kenetlenmiş aileler yaşardı bu kentteki mahallelerde.

Mutfaklarımız birbirine bakardı.

Bahçelerimiz iç içeydi adeta.

Bir çoğumuzun kendi odası, kendi yatağı yoktu.

Kışın odalarda, yazın cibinlikle sineklerden koruduğumuz damlarda yatardık.

Dağınık yatakların özlemiyle büyüdük.

Aynı yastığın kokusunu özümsedik.

Birlikte yaşamanın kültürü ile doyumsuz çocukluk, gençlik yaşadık.

Sevdiklerimize, beğendiklerimize, sadece uzaktan bakabildik.

Yan yana gelebildiğimiz otobüslerde göz ucu ile selam verdik.

Çevreye hissettirmeden gülümsemelerle "merhaba" diyebildik.

İsimler taktık gözlere.

Yeşiline, karasına.

Anlamlar yükledik buğulu bakışlara.

Şimdi kime anlatabilirsin "bir bakışın yürekteki ışığını.

Öyle uluorta değil, çok zor şartlarda, güç ortamlarda buluşurduk.

O zamanlardaki "el ele tutuşmanın hazzı"nı kim tadabilir şimdi."Göz bebeklerimize kadar titrerdik" sevdalıyı hissettiğimizde.

Masum bir öpücüğün mahcubiyetini taşırdık, al al olmuş yanaklarımızda.

Sevgiliden gelen mektubu saatlerce okumadan,göğsünde saklamanın mutluluğunu kim anlayabilir şimdi?

Bugün zamana yenildi, böylesi duyguların bakirliği.

Toprak saksılardaki Sardunya'ların altına koyardık kokulu mektuplarımızı.

Posta kutuları vardı bizim zamanımızda, resmi adresimiz olarak.

Buluşamadığımız, sadece uzaktan bakıştığımız zamanlarda oraya gelişi beklerdik.

Sevgili oraya bırakırdı pembe güllerle bezenmiş mektuplarını.

Biz kalbimiz ata ata mektubu alır, karşılığını bırakırdık heyecanla.

Köşe başlarımız vardı konakladığımız.

Okul önlerine yakın.

Şarkılarımız vardı, özgürlüğe, barışa dair.

Yüreğimizin en masum sesiydi onlar.

Adanalı olmanın onurunu hep yüreğimizde taşıdık.

Uzun gölgelerimize bakıp da büyük laflar etmedik.

O yıllarda kelimelerle birbirini bu kadar yaralamazdı insanlar.

Bakışların kendince bir dili vardı.

Delikanlılık lafta değildi, her yürekte bir aslan yatardı.

Mertlik vardı sonra, mertlik.

Bir adama iki kişi saldırmaz, yere düşene vurulmazdı.

Bedenler serilse de yere, onurlar hep ayaktaydı.

Dokunmazdık sarhoşa, ayılana kadar.

Haksızlığa, adaletsizliğe, saygısızlığa baş kaldırırdık.

Adanalı olmanın mütevaziliğini hiç kaybetmedik.

Her zaman göründüğümüz gibi olduk.

Hasılı, zordu bir zamanlar Adana'da yaşamak.

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

Yazar Ünsal Özdiker - Mesaj Gönder

# Adana, BAL, Uzun

göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.