Adile Naşit 18 yaşına geldiğinde, Vahi Öz ve Aziz Basmacı ile birlikte bir tiyatro grubu kurar ve bu grupla birlikte sahnelere çıkmaya başlar. Adile Naşit gittikçe büyüyor, ismi de sanat camiası tarafından bilinir hale geliyordu. Herkes sahnede onu görmek istiyor, onun için salonları dolduruyorlardı. Bu başarılarının ardından sinema dünyasının kapıları da açılır ona.
1947 yılında ‘Yara’ filmiyle sinemaya ilk adımını atar. 1948 yılındaki ‘Lüküs Hayat’laysa tırmanışa geçer.
O, zirveye adım adım yaklaşırken, hayatının aşkı da karşısına çıkar. Kendisinden tam 20 yaş büyük olan Ziya Keskiner’e aşık olur, vakit kaybetmeden evlenirler. Ziya Bey, çok iyi gelir ona. Bütün zorlukları, maddi sıkıntıları unutturur. 1952 yılındaysa bu mutlu evlilik, Ahmet isimli bir oğulla taçlanır. Çok sever oğlunu Adile.. Ahmet büyümüş, okullu olmuştu. Her şey güzel gidiyor derken, mutlu ailenin üzerine ilk gölge Ahmet 2. sınıftayken düştü. Ahmet’in rahatsızlığı üzerine hastaneye gittiklerinde, kalbinin doğuştan delik olduğunu öğrendiler. Ahmet gittikçe kötüleşiyor, Adile Naşit’in de gülen gözleri donuklaşıyor, bedeni günden güne iflas ediyordu.
***
Doktorlar, Ahmet’in ameliyat olması gerektiğini söylemişti. Ama bu ameliyat sadece Amerika’da yapılabiliyordu. Ne Adile’nin, ne Ziya’nın bu masrafları karşılayacak maddi gücü vardı. Ameliyat için 100 bin lira gerekiyordu. Sanatçı arkadaşları parayı aralarında toplamış ve Adile Naşit’e vermişlerdi. Ahmet, artık ameliyat olabilirdi. Hemen işlemler başladı ve Amerika’ya gidildi. Ameliyat iyi geçmişti, söylenenler öyleydi. Ama ameliyat sonrasında beklenmedik bir sürprizle Ahmet komaya girdi. Derin bir sessizliğin ardından, 16 Haziran 1966’da Ahmet’in girdiği komadan sağ çıkamadığı öğrenildi. Bir gün sonra ise Adile Naşit’in doğum günüydü ve o günden sonra bir daha doğum günü kutlamadı Adile Naşit.
Artık yeni bir hayat onu bekliyordu. Kendisini tiyatro ve sinemaya adadı. Hayvanlar ve çiçekler vardı hayatında. Güldürmeye ne kadar devam etse de, gözlerinin arkasında hep bir hüzün vardı Adile’nin, büyütemediği oğlunun hüznü! Oyuncak bebekler biriktirdi, gözleri görmeyen köpeğiyle avuttu kendisini. Artık kendisini sahnelere adayan Adile Naşit, ‘Hisseli Harikalar Kumpanyası’, ‘Şen Sazın Bülbülleri’, ‘Neşe-i Muhabbet’ oyunlarında çok sevildi.
70’li yıllardaysa sinemada çok tanınan bir isim haline geldi. ‘Sev Kardeşim’, ‘Oh Olsun’, ‘Canım Kardeşim’, ‘Mavi Boncuk’ ve ‘Salak Milyoner’ gibi filmlerle gönüllerimize taht kurar adeta. Ardından Ertem Eğilmez keşfeder onu ve işte yüzyıllar geçse de unutulmayacak olan o karakter doğar, hepimizin ‘Hafize Ana’sı…’
***
Oğlunu çocuk yaşta kaybettiğinden midir bilinmez, hep sıcaktı o haylaz çocuklara yaklaşımı. Bir çocuğunu kaybeder, ama bir sınıf dolusu çocuğu olur. 1975 yılında ‘Bizim Aile’ filmiyle içimizden biri olur. 1976’da ise ‘İşte Hayat’ filminde canlandırdığı karakterle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü alır.
Bıraktığı muhteşem eserlerin ardından, 1980 yılında ‘Uykudan Önce’ programına başlar. Onun sıcacık sesinden masallar dinleyen bir nesli, sevgisiyle büyütür. Hepimizin yüreğini ısıtan sesiyle bir nesil onun yüzünü görerek şanslı büyüyecekti. Bu karakter onun 1985’te ‘Yılın Annesi’ seçilmesini sağlar. Bu aldığı en büyük ve en güzel ödüldü onun için.
1982 yılındaysa biricik eşini kaybeder. Yaşadığı onca acı, döktüğü tonlarca gözyaşı, sevdiklerinin bir bir yok oluşu ağır gelmişti Hafize Anamıza.. Gencecik yaşta kansere yakalanmıştı. Ama hastayken bile ‘Kuzucukları’nı ihmal etmiyor, sahnelerine devam ediyordu. Ona ne kadar dinlenmesi gerektiği söylense de, o sahnelere çıkmadan duramıyordu. Asıl sahnelerden uzak kalırsa ölecekti! Bildiği tek şey buydu..
1986 yılında oynadığı ‘Boncuk Sultan’ rolüyle aslında bizlere ölümünü alıştırıyordu. Hep neşeli, hep güleç gördüğümüz anamız, bu rolde bambaşkaydı. Üzgün, hasta, vazgeçmiş, umutsuz… Ve acı haber 11 Aralık 1987 yılında geldi! Yaşamın hakkını vermiş, her kalbe sevgiyle dokunmuş kadın, oğluna ve kocasına kavuşmuştu.
Şanslıydı onunla aynı dönemde yaşamış çocuklar.
Şanslıydı onun masallarıyla uyuyanlar.
Şanslıydı onun gülüşüne canlı şahit olanlar.
Yüzyıllar geçse de, asla unutulmayacak bir Adile Naşit geçti bu hayattan.
Işıklar içinde uyu Hafize Ana
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.