‘30 Ağustos Zafer Bayramı kutlanır da,’ zaferin Baş Komutanından, ülkenin liderinden bahsedilmez mi? Çünkü o, sadece bir komutan değil, aynı zaman da eşsiz yetenekleri olan, bir lider ve devlet adamıdır. Askeri dehasının yanı sıra tam bir taktik ve strateji uzmanıdır o… Onu ‘DAHİ’ mertebesine taşıyan, üstün yetenekleri, vizyonu ve kimsede olmayan bir ufka sahip oluşudur. Dünyada ki tüm devlet adamları ve askeri yetkililer, bunun böyle olduğunu, her fırsatta dile getirmişlerdir. Dünya da hakkında bu kadar çok kitap yazılan bir başka lider ya da devlet adamı yoktur. Dünya da adına pul bastırılan, 126 ülke de, büst ya da heykeli olan, Çin’den Küba’ya devrimleri ve fikirleri ders olarak okutulan bir başka lider yok.
Saymakla, yazmakla bitmeyecektir, Mustafa Kemal Atatürk’ün özellikleri… O mazlum Milletlerin ve ezilen ulusların kurtuluş umudu, ışığı olmuş, müstesna bir liderdir. İşte bu büyük insanın,
Mustafa Kemal’i Mustafa Kemal yapan, sayısız özelliklerden birkaçı;
BÜTÜN DÜNYA ONA BOŞUNA 20.yy DAHİSİ ve DEVLET ADAMI DEMİYOR....
*Mustafa Kemal düzenli olarak yurtdışından kitap sipariş ederdi.
Paris, Londra, Roma, Viyana elçiliklerimize resmi yazıyla liste gönderir, hepsinin parasını kendi cebinden öderdi. Fatura isterdi…
Böylece, işgüzar büyükelçilerimiz tarafından devlet kesesinden para ödenip ödenmediğini kontrol ederdi.
*1930'da mesela…Münir Ertegün, Paris büyükelçimiz oldu.
Mustafa Kemal'in şahsi talepler konusunda ne kadar hassas olduğunu bilmiyordu.
Kendisine sipariş edilen iki tarih kitabının faturasını, dışişleri bakanlığına gönderdi.
Üç gün sonra, Çankaya Köşkü'nden Paris büyükelçiliğimize telgraf çekildi… “Reisicumhurun özel harcamaları dışişleri bütçesinden karşılanamaz, bundan böyle faturaları kendi adıyla kendisine göndereceksiniz” denildi!
Hatta elçinin yazışması bile beklenmedi, Paris'ten gönderilmiş olan faturalar başyaverlik tarafından dışişleri bakanlığından istendi.
571 frank tutarındaki kitap parası, Mustafa Kemal'in maaş hesabından, İş Bankası aracılığıyla Paris büyükelçiliğine transfer edildi.
*Osmanlı subayıyken de, Kurtuluş Savaşı sırasında da, Cumhurbaşkanı'yken de, devlet kesesinden ayran bile içmedi, parasını ödemediği yemeği yemedi.
*1927'ydi, mevsim kıştı… Ankara belediyesinin fidanlığına geldi.
Seraya girdi, çiçekleri inceledi, salon bitkileri beğendi, sekiz adet saksı seçti.
Belediyenin bahçeler müdürüne talimat verdi, “bunları yarın köşke gönderin, siz de beraberinde gelin, sağlıklı yaşamaları için nerelere koyulması gerekiyorsa yerleştirin, nasıl bakım yapılacağını bizim bahçıvanlara öğretin” dedi.
Ertesi gün, saksılar getirildi, uygun köşelere yerleştirildi.
Mustafa Kemal'e haber verildi, geldi, inceledi.
“Gayet güzel olmuş, ne kadar ödeyeceğiz?” diye sordu!
Efendim hediyemiz olsun deseler, biliyorlar ki, milletin malını hangi yetkiyle hediye ediyorsunuz diye kızacak…
Böyle olacağını adı gibi bilen bahçeler müdürü Salih Bititci hazırlıklıydı. Bir kağıt uzattı. Seçilen bitkiler ve fiyatları yazılıydı.
Mustafa Kemal kağıdı aldı, yaverine uzattı, “ödeyiniz” dedi.
Yaver Rusuhi bey çalışma odasına gitti, bir zarf içinde parayı getirdi, “faturayı yarın gönderirsiniz” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal, devlete ait köşke yerleştirmek için, devlete ait fidanlığın çiçeklerini bile kendi cebinden öderdi.
Yarın öbür gün laf olur diye, çiçekleri bedavaya almış veya çiçekleri devlete ödetmiş demesinler diye, fatura isteyerek belgelerdi.
*Ama az, ama çok, maddi değeri olan hediyeyi asla kabul etmezdi.
*1928 yılıydı… Köşkün penceresinden bakarken, manevi kızı Nebile'nin otomobile binip gittiğini gördü. Yaverini çağırdı. “Derhal peşinden gidip buraya getirin” dedi.
Getirdiler.Nebile'yi karşısına aldı…
“Sen benim kızımsın ama, bu arabalar babanızın malı değildir, millete aittir, her aklına esen buradan araba alıp gidemez” diye azarladı.
*Çankaya'da görevli olan aşçı, şoför, berber, uşak, bahçıvan gibi tüm personelin yeme içme masraflarını, barınma masraflarını, köşkün tamiratlarını bizzat maaşından karşılardı.
*Seyahatlerinde asla harcırah almazdı.
*Kendi küpünü doldurmadı.
*Devletin hazinesini doldurdu. Bugün, ABD başkanları tıpkı Mustafa Kemal gibi yaşıyor.
ABD başkanları, Beyaz Saray'da yedikleri yemeğin faturasını bile kendi maaşlarından ödüyorlar.
Diş macunundan, kuru temizleme masrafına, ayakkabı boyasına kadar, tüm kişisel harcamalarını kendi maaşlarından ödüyorlar.
Diyelim ki, arkadaşlarını misafir olarak davet ettiler, ağırladılar, kurabiyeden çay parasına kadar, kendi maaşlarından ödüyorlar.
Şimdi düşünebiliyor musunuz; ülkenin mutlak lideri ne kadar dürüst, ne kadar titiz ve ne kadar hassas. İşte İslam’ın emrettiği dürüstlük ve adalet anlayışı bu. Yüce Allah bile, ‘’ Ey insanlar, benim huzuruma her türlü günahla gelebilirsiniz, affedebilirim ama, asla ve kata ‘KUL’ hakkı ile gelmeyin diyor. Yaptığı her işte, her düşünce de, Milletini ve devletini düşünerek yaşayan ve hiçbir çıkar ve menfaat gözetmeden iş yapan bu büyük önder, bu yönüyle çağımızın Hz. Ömer’i değil midir? Kendisini Milletine adamış kaç lider vardır tarihte?
Atatürk, insan yönüyle de, Askeri dehası ve sivil yönetim becerileri ile de, komple bir insandır.
Onun sevgisi, gönüllerde sonsuza kadar yaşayacaktır. Onun meşalesi, Türk Milletinin istikbalini ve yolunu, aydınlatmaya devam edecektir. Ruhu şad, mekanı cennet, kabri nur olsun.
SON SÖZ:’’ SÖZ KONUSU VATANSA, GERİSİ TEFERRUATTIR.’’
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak 5 Ocak Gazetesi Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan 5 Ocak Gazetesi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler 5 Ocak Gazetesi editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı 5 Ocak Gazetesi değil haberi geçen ajanstır.